2 Ocak 2012 Pazartesi

Olmayan Kelimeler ile Başlayan Yıl

Kişinin hayatı ne kadar çirkindir? Muhatabı çirkinlerin sayısıyla ilişkili midir, ölçülebilir mi; ters orantılı mı yoksa doğru mu, koşulları mı incelemek lazım?  Değişkenlere takmışım ben kafayı nicedir, onlar arttıkça heyecanlanıyorum, kumar oynuyoum... Hevesle yazı yazmayalı Çatı'mıza epey oldu, biraz değiştirdim, fark edilmiştir belki.  Bu yeni ajandasını çok sevdim Metis'in, Tutmuşlar "petrichor" koymuşlar taa en başına bir de, nasıl uçtum havalara,, yani birazcık sevindim aslında.
Pek güzel hediyelerim oldu, bu sene. Bir de Tomris Uyar'a biraz aşık oldum ben,,, rahmetlik olmuş lakin zaman yolculuğu listemde en üst sıralara yerleşti şimdiden. 





Güz nasıl mı geçti? Şöyle;
  



ve şöyle;






Hediyelere dönersek,



River Song'u kıskandıracak bir günlüğüm var, aldığım en harika doğumgünü hediylerinden biri, lakin resmini göstermek gibi bir niyetim yok ama şapşal bir arkadaşımın Ekim'de hediye ettiği(!) hoş(?) bir doğumgünü hediyem oldu.

Zambak Prenses ise yılbaşı hediyesinde turnayı gözünden vurdu,
bir ara hatim etmem gerekecek, şükür beni iyi tanıyan arkadaşlarım var.  =)


Yeniyılın en büyük olayı her sene olduğu gibi bu senede finaller tabii, ben de şu şekilde olaya dahil olmaya çalışıyorum;




Ve böyle;





haller ne olacak, göreceğiz elbet.
Okul ayrı bir curcuna, hani böylesine yıkmayı-yapmayı seven bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi var bir de bizimkiler. Birkaç milyar yıldır attığımız çığlıklarımız sonucunda sonunda fakülteyi onarıma aldılar ama her tarafta ayrı bir keşmekeş var, ya bot ya çamur... Kızsam da iyi oldu bu iş, iyice çürük elmaya dönmüştü bina.
 Gerçi bizimkilerin pek müstesna sigara mekanları ellerinden alındı, pek üzüldüler kıyamam (beter olsunlar).




Kütüphanemde bir sürü hanım ağırlar oldum. Tomris'den bahsetmiştim zaten ama bir de Leyla'm yok mu? Ah Leyla Erbil,,, canının yanacağını bile bile üzerine giderken buluyorsun kendini, gerçekten tuhaf bir kadın ama kalbinizden atamazsınız ki kalbiniz fakirleşir yoksa. Leyla Erbil demişken, Ayfer Tunç aklımdan çıkmaz.Özellikle Ayfer Tunç'u daha çok didiklemek istiyorum ama herşey o kadar kolay olmuyor. Evet, her zaman dersler olacak ama yorulunca da (bu kadar) biraz uzaklaşıyorsunuz, ister istemez.

Uyuyasım geldi biraz,
Bir de,
Dövbenisi olan insanlarsan biri olduğumu uzun zamandır söylüyorlardı, her an bir linç tehlikesi yaşıyorum ama uslanmıyorum. Dayak yesem de uslanmam ben, bilirim; o da sıkar gerçi ama büyük sözüme tövbe, kışkırtmaya da gerek yok kimseyi.

Bu arada "at boku doktoru olmak" cazip bir fikir gibi geldi. Çok yaşa "Fırat" ...

 




Özlemişim Çatı'yı
iyi kalın, irtibatı koparmayalım(?)Callieach Bheur

Bu arada çirkinlik de ayrıca bir araştırma konusu olmalı sanki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Takipçiler =)

Gelenler Gidenler