10 Ocak 2010 Pazar

Büyülü Bir Yeni Yıl ve Biraz Da Zencefil

Selamlar Ziyaretçiler,



Bir aydır yoktum yine, ne kadar az gelir oldum değil mi? Ama bazen insanın eli hiç gitmiyor ve yazamıyor, malumunuz biraz da aylak bir şahıs olduğumdan olacak bazen savsaklıyorum ama yorucu bir ay oldu yine de Aralık, inkâr edilemez; yani o kadar ki hediye bile hazırlayamadım kimseye doğru dürüst. Gerçi genel çevreye bakıldığında hiç Noel veyahut ne biliyim Yeni Yıl havasına giremedik. Korkular etrafta dolanır oldu ve geleceğimiz için üzücü olaylar vukuu buldu.
Benim de ilk finallerim başladı, hatta bu sabah on ile öğleden sonra bir arasında ilk finalime de girmiş oldum. İngilizce finaliydi, üç saat boyunca geri dönüşüm üzerine deli yazdım bu sebepten kafamda bir sürü “As a matter of Fact” ler falan dolanıp duruyor. Pazartesi de pek kıymetli, mühendislerimizin olmazsa olmazı matematikle bir hesaplaşmamız var, lakin biliniz şimdiden durum vahim gibi.


Aralık uzun bir ay olmuş olmasına da bakıyorum Ocak’ın da ilk on gününü devirdik, artık hayatım daha hızlı geçiyor biliyor musunuz? Sanki biri zamanı hızlandırıverdi ancak ben bunu yeni fark ediyorum. Açıkçası kontrol dışında bir mevzu olmasına rağmen, tedirgin oluyorum biraz sanki. Kendimi toparlamam gerek şu sıra, yoksa fark etmeden ölüp gideceğim.


Neyse böyle şen şakrak konuşmayı bırakalım, zatî yeterince ben merkezli bir konuşma oldu. Geçenlerde Var Olmayanın Efendileri ile yeniden buluştuk ve birbirimize hediyelerimizi verdik=) Pandispanya bana harika bir Kâbus Kapanı almış, kendileri şu anda yatağımın başucunda asılı beklemekte. Diğer yerlerde ise olan pek bir şey yok, yani Fen-Edebiyattan uzaklaşmış olmanın bariz bir mutluluğu var ama bir yandan da tiyatro çalışmalarının bitmiş olması sıkıcı bir ahvale sebebiyet vermekte. Özledim sevgili iyi insanları, şükür Melancholy Baby, kardeşim Miss Piggy’e ders veriyor da onu görebildim bugün iyi geldi.


Edith Piaf şu sıra odamdan çıkmaz oldu, kendileri daimi olarak arka fonda bana eşlik etmekte ve benimde pek bir itirazım olduğu söylemez değil mi? Hayır efendim, kesinlikle söylenemez.


Şu sıra yeniden hasta oldum. Nasıl başardığım hakkında hiçbir fikrim yok zira bir haftadır evden dışarı adım atmadım ama yine de şu anda başım çatlıyor. Hayır, artık insanlar da beni ciddiye almaz oldu; ay çok sinir bozucu bu ama. Beynim çatlıyor ve ben argumentative essay yazıyorum ama hastalığım pek bir göz ardı edilebiliyor; bu da sık hastalanmanın dezavantajları.


Kaptırdım yazdım yine upuzun, pek dolu olmadı ama artık belki ileriki günlerde daha iyi performanslarda karşılaşırız.




Aman, bir de Yılbaşı gecesi vardı ve çok güzeldi biliyor musunuz? Öylesine doluydu her anı; kıpır kıpırdı. Melancholy Baby, Bombadil, Undomiel ve Kirke ‘nin Maçka’ya yakın bir yerlerde olan evlerinde kutladık. Hemen hemen herkes gelmişti, ancak bunda pek anlatılacak bir şey yok sanırım hem özel anlarla kaplanmış olduğundan hem de aşırı kendini beğenmişçe olacağından sanırım. Böyleydi yani Melancholy Baby yanımızda değildi ama Kirke, Bombadil ve Undomiel harika ev sahibeleri oldular.

Çatı’ya gelirsem kendimi çok daha iyi hissedeceğimi biliyordum o yüzden uğrayayım dedim iyi de etmişim valla biraz daha iyi gibiyim yarın bütün gün ders var önümde bana şans dileyin tamam mı?


Ocak’ınızı iyi değerlendirin dostlar, ziyaretçiler, Imbolc geliyor ondan sonra da zaten Paskalya gelecek; Kış bitmek üzere… Ne yazık ki…



Çatı’ya sık sık uğrayın bana yazın…


Kış Cadısı Hepinizi Cadı Karının Çatısı’ndan selamlar,
Sevgiler,
Callieach Bheur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Takipçiler =)

Gelenler Gidenler