Selamlar Ziyaretçiler,
Aşağıdaki yazı ekşisözlükte lemre tarafından, 16.01.2010 01:23 vaktinde yaınlanmış. Paylaşmak istedim. Oynamadan aynen kopyalıyorum: )
"sahsi kanaatime gore harry potter kitap serisini (haliyle filmlerini de) bir anda one cikaran, populerlestiren, turun diger orneklerinden ayiran en onemli ozelligi olabilirligi ve gerceklesebilirligi idi. seri hakkinda henuz okumamis olanlarin zevkini baltalayacak bilgiler vermeyecek olsam da (katil gorilmis, aha baska birseyin spoiler'ini verdim farketmeden) yine de eger henuz hicbirsey okumadiysaniz, "okumadan hicbirsey ogrenmek istemiyorum" diyorsaniz (o zaman bu baslikta isin ne duduk makarnasi? basligi okuyacagina kitabi oku), devamini okumayabilirsiniz .
fantastik bir kurgusu olan, hayali bir dunyayi anlatan, buyuculerin, cadilarin, buyu yapabilenlerin ve bilimum yaratiklarin kol gezdigi pek cok yazili/gorsel eser zaten mevcuttu. hatta cogu da dort basi mamur, kendini tamamlamis, herhangi bir acigi olmayan eserlerdir. kendi dilini, gectigi dunyanin cografi/fiziksel/kulturel ozelliklerini en ufak detayina kadar aciklar. mesela dragonlance saga, deathgate serisi, forgotten realms dunyasi eserleri, darksun eserleri, underdark, ve tabii lord of the rings olmak uzere daha niceleri sayilabilecek eserler ornek olarak verilebilir. bunlarin cogu bir kesim icin efsane olmasina ve onyillardir ortada olmasina ragmen harry potter serisinin kisa surede elde ettigi populeriteyi elde edememis (2008 de dragonlance'a bir animasyon filmi yapmislar, allah seni inandirsin the great giana sisters'da bile daha guzel grafikler vardi, harry potter filmlerinin butcesi ise yuzmilyon dolarlarda geziyor), cogunlugun ilgisini cekememistir (dunya genelinde diyorum, yoksa var boyle pis sakalli uzun sacli tipler, onlar onyillardir anlatir dururlar yukaridaki ornekleri).
burada "populer kultur lan iste, biri guzel diyince herkes atladi ustune" diyerek gecistirmek yerine olaya bir de su acidan bakmaya ne dersiniz? mesela dragonlance ornegini ele alalim. cok iyidir, icinde sadece raistlin majere gibi gelmis gecmis en saglam kurgulanmis karakterlerden birini barindirarak bile efsane olmayi haketmistir, ama kardesim dragonlance nerede geciyor? krynn'de, ansalon kitasinda, yani olmayan bir yerde. her fantastik edebiyat duskunu gibi, vallen agaclarinin arasinda yurumek istiyorsun biliyorum, gokyuzune bakip iki ayi (ya da tercihine gore ucunu birden) gormek istiyorsun, buyu ezberlemek ve bunlari uygulamak istiyorsun, elinde asa olsun istiyorsun, ya da est sularus oth mithas diyerek vinas solamnus dusturuna gore yasamak istiyorsun, ben de istiyorum lan, ama sana kotu haberlerim var dostum, krynn'de degiliz. o tepende gordugun de lunitari degil. ve umudunu kirmak gibi olmasin ama, krynn'e hicbir zaman gidemeyeceksin, yok oyle biryer (aradim butun galaksiyi). hep hayal etmeye devam edeceksin. peki harry potter oyle mi ya?
bastan diyorki; buyuculer cadilar cevrende, kahvede gordugun hulusi amca aslinda "karanlik sanatlara karsi savunma" dersleri veriyor olabilir. profesor mcgonagall biraz once cigercinin onunde "gel pisi pisi" diye sevdigin sey olabilir. tren garinda beklerken sagindan solundan bavullarla gecen cocuklar gelecegin buyuculeri olmak uzere hic rastgelmedigin ama orada olan bir perona dogru neseyle gidiyor olabilir. birgun bir baykusun getirdigi kirmizi muhurlu mektubu alabilirsin. onunden gecerken hic dikkat etmedigin eski pusku bir dukkan butun buyucu ve cadilarin her hafta bir defa ugradigi hayallerinin otesindeki bir sokaga acilan gecit olabilir. sadece gizlemek istedikleri icin gormuyorsun, ama hic beklemedigin bir anda bir mektup alarak, baska gezegenlere veya baska boyutlara gitmeden, hemen burnunun dibinde olupta senelerdir gormedigin bambaska bir hayata adimini atabilirsin. her an buyucu olabilirsin lan!!
iste harry potter serisinin sadece cocuklarca degil, hala hayal kurabilen buyuklerce de cok sevilmesinin ana sebebi bu. ikinci kitapta ne anlatmis, besinci kitapta ne anlatmis birak hepsini bir yana. su anda icinde bulunup da olesiye biktigin, gunluk dertler ve asla kavusamayacagin hedeflerle gecen hayatinda (inkar etme oglum, hepimiz oyleyiz, aramizda yalana gerek yok) bir anda cocuklugunda hayal ettigin perili buyuculu dunyalari yakinlastiriyor sana, hem de yasadigin su dunya uzerinde, su anda diyor.
dunyanin acimasizligini, bosunaligini, artik hayal ve masallara, eglenceye yer olmadigini kabullenemeyen, reddetmek isteyen biz kafadan catlak bir kisim canliya "umut var" diyor. bir gun elinde asayla ve uzerinde cubbeyle utanmadan yuruyebilirsin diyor. agzindan cikana sozcuklerle esyalari havalandirabilir, isik toplari olusturabilir, buyuler yapabilirsin diyor. satolarin tas zemininde bagdas kurup bir buyu kitabi calisabilirsin diyor. e daha ne isteyelim?
neyse cok ovdum, bu soylediklerim zaten kitaplarin kurgusundan ziyade anafikrinin guzelligi uzerine. yoksa malum kitabin kurgusu ve karakter yapisi "ingiliz yatili okulu ve ergenlerin sorunlari" imgeleriyle dolu. benim gibi "x pasa ilkokulu" mezunu biri pek anlamaz oyle yatili okul muhabetlerinden. ayrica karakterler klasik "hemen odana cik genc adam" dusturunda (lan bizi gece gunduz dayak yerdik be, ayrica sobanin etrafinda toplasip yer yataginda yatardik, ne odasi birader?). filminde oynayan ozellikle basroldeki hiyaragasi agzina agzina patlatilasi (bence tabii) itici biri. bunlari soylemeden gecemiyecegim cicim.
son olarak da sunu diyeyim; aslinda yazari bir anda "acep noolcak, kurguda kim kime dalacak kim kime donusecek, ay iyice karissa da meraklansak" diyenlerin galeyanina gelmeyip seriyi ilk iki kitaptaki gibi daha masum ve cocuksu tarzda devam ettirseydi yuzyillar sonra bile literaturde on siralarda yer alacak "cocuklara ve cocuk kalanlara buyulu masallar" tarzinda unutulmaz bir klasik olacakti bence. ama konu ve kurgu oyle bir hale geldi ki agatha christie ve twilight zone karisimi birsekilde bitti ve bir destan olma sansini kacirdi. tabii burasi subjektif bir konu, bu halini begenenler de kendilerine gore haklidir.
izninizle ben simdi fistandantilus'un buyu kitabini bulmak umuduyla sahaflari gezmeye cikiyorum, dalamar'i gorursem selaminizi iletirim."
Tümüyle kendilerine katılmıyorum, mesela hikayenin sonu konusunda biraz ayrışıyoruz ama tümüyle değil saflık konusunda benimde şüphelerim var. İtiraf ediyorum ende hala mktubmu bekliyorum ve gördüğüm her tekir kediye ne olur ne olmaz diye "İyi akşamlar Proffeör McGonagall" diyorum. Ayrıca acilen sağlam bir Dragnlance yorumu istiyorum beyaz perde de: ) öyle yani.
Selamlar olsun:)
Callieach Bheur
Not: Bu arada eğer hikayeyi doğru anladıysam, katil goril değil orangutan:D:D:D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder